Aşırı Hassas Bir Kişiliğe Sahip Olmak
Çevrenizdeki insanlar size “çok kırılgan “ya da “çok hassas “olduğunuzu çok sık mı dile getiriyor? Her şeyi kafaya çok taktığınızı ya da her şeye yönelik çok duyarlı olduğunuzu düşünebilirsiniz. Aşırı empati kurma, çevrenizde gördüğünüz insanların acısını çok derinden hissetmek ve onların duygularını çekerek bundan etkilenmenize sebep olabilmektedir. Aşırı hassas kişiliğe sahip bireyler, çevrelerindeki insanların mimiklerini, duygusal durumlarına, tavırlarına o kadar çok odaklanır ki bu durum onlar için oldukça yorucu olabilir.
Bu bireyler, duyguları tarafından daha rahat yönetilir. Öfke, üzüntü , heyecan gibi duygular aşırı duyarlı oldukları için daha güçlü oranda hissedilir ve bireylerde bu duyguları kontrol etmesi oldukça güçtür. Bu sebeple aşırı hassas bireyler depresyon ve kaygı bozukluğuna daha yatkındır. Duyguların yoğun oranda hissedilmesi ile birlikte açlık, mide bulantısı, baş dönmesi gibi bedensel duyumlar daha yoğun oranda hissedilebilmektedir.
Aşırı duyarlı kişilik sahibi bireyler karar vermekte zorlanırlar. Karar verme süreci onlar için çok detaylı bir süreç içerir. Seçimlerinin sonuçları hakkında en ince ayrıntısına kadar düşünme eğiliminde olurlar bu sebeple küçük detaylara takılabilirler. Yanlış karar almak onlar için oldukça yıpratıcı olur.
Hassas insanlar grup etkinliklerinden ve birileriyle rekabet içeren ortamlardan rahatsızlık duyabilirler. Birileriyle kıyaslanmak birilerinin onları eleştirmesi, değerlendirmesi ve yargılaması onlar için rahatsız edici bir durum olabilir.
İçe dönüklük ve dışa dönüklük olarak çeşitli kişilik profiline sahip olabilirler. Her utangaç ya da çekingen birey aşırı hassas olmak zorunda değildir. Dışa dönük bireylerde, çevresindekileri rahat ettirmeye çalışan ve arkadaş canlısı bir karakter görebiliriz. İçe dönük bireylerde ise iç dünyalarının zenginliği ile birlikte okuma, düşünme ve gözlem yapma davranımları fazladır. İçlerinde dışarıda gözüktüğünden daha fazlası vardır. Bu sebeple hassas bireyler, hayatı sadece kendilerine göre değil, başkalarına göre yaşama eğiliminde daha fazla olabilirler. Sevilme ve onaylanma ihtiyacı fazladır. Bu sebeple hayal kırıklığına uğrama ve çevrelerindeki insanlardan aynı davranımları görememe sıkça karşılaştıkları bir durumdur.
Aşırı duyarlı bir kişiliğe sahip olmanın belirli bir nedeni yoktur fakat genel olarak küçük yaşlarda bazı travmaların yaşandığı gözlemlenmiştir. Ebeveynler tarafından değersizleştirilme, onaylanma ihtiyaçlarının karşılanmaması, yakınlarından kayıp yaşama, şiddete maruz kalma , taciz ve tecavüze uğrama, özbakımın yeterince karşılanmaması gibi durumlar bireyler üzerinde oldukça önemli etki bırakmaktadır.