Bağlanma Stillerinin İlişkilere Yansıması | Terapi Evreni
Bağlanma Stillerinin İlişkilere Yansıması

İlişkilerde partnerler arası iletişimde yaşanabilen birçok sorun bireylerin bağlanma stilleri ile alakalı olabiliyor. Sağlıklı seçimler, sağlıklı ilişkiler ve sağlıklı bir iletişim için öncelikle kişilerin kendilerini tanıması oldukça önemlidir. Bireyler kendilerini tanımaya öncelikle bağlanma stillerini gözlemleyerek başlayabilir. Böylelikle ilişkilerde hem kendi davranışlarınızı hem de ilişki yaşadığınız insanların davranışlarını daha iyi analiz edebilirsiniz. Çocukluk döneminde yaşanılan deneyimlerimizle ilişkili olan bağlanma stilleri, psikolojide önemli bir yere sahiptir. Bağlanma, bebek ve ona bakım veren ebeveyni arasında gelişen ve güven duygusunun temelini oluşturan oldukça güçlü bir bağdır. Bağlanma stili, kişinin kendisini ve çevresini nasıl algıladığını, seçimlerini, kararlarını, baş etme becerilerini, romantik ve yakın ilişkilerini belirlemektedir. Bağlanma duygusal bir beceridir ve çocukluk döneminde edinilir. Bağlanamamak bir sorun olduğu gibi kime ne kadar bağlanacağını bilememek de ayrı bir sorundur. Ebeveynlerimiz ile kurulan ilişkinin kalitesine göre 4 tane bağlanma stilinden birini gerçekleştiriyoruz.

 

Güvenli Bağlanma: Bebeklik döneminde her şey yolunda giderse, anne ve bakım veren kişi bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını sağlıklı, yeterli ve dengeli bir şekilde karşılıyorsa anne ve bebek arasında güvenli bağlanma gerçekleşiyor. Güvenli bağlanmada, ebeveynler çocuklarının kendi rahatlık alanlarının dışına çıkmasına izin verir. Ebeveyn, çocuğun yanından ayrıldığı zaman çocuk ağlar ya da huzursuz olabilir fakat ebeveyni yanına geldiği zaman çocuk rahatlar ve kendini güvende hisseder. Çocuk, ebeveyni gittiği zaman döneceğini bilerek kendini güvende hisseder. Güvenli bağlanma yaşayan çocukların büyük bir kısmı yetişkinliklerinde de ilişkilerinde güven ya da bağlılık problemleri yaşamıyor. Çocukluk döneminde ve de yetişkinlik döneminde olumlu ve olumsuz duyguları dışarı yansıtmada zorlanmıyorlar. Çevresindeki bireylere rahatlıkla güven duyabiliyor, başkalarıyla ilişki kurmaktan çekinmiyor, ilişkilerinde net sınırlar koyabiliyor, kıskançlık ya da güvensizlik gibi problemlerle kontrol edilemez şekilde karşılaşmıyorlar. Çünkü güvenli bağlanma gerçekleştiren kişi olumlu benlik algısına sahip olmaktadır.

 

 

Kaygılı Bağlanma: Kaygılı bağlanma stiline sahip kişilerin en belirgin özelliklerinden bir tanesi, ilişkilerinde “terk edilme” duygusunu yoğun biçimde yaşamalarıdır. Partnerlerinin her davranışından onu terk edileceğine dair bir çıkarım yapabilir. Bir başka özellik ise “kıskançlık”. Bireyler, yine terk edilme duygusundan kaynaklı kıskançlık duygusunu fazlasıyla yaşayabilirler. Partnerinden uzaktayken endişeli hissedebilir ve onu yakın tutmak için karşı tarafı suçluluk hissettirecek bazı manipülatif teknikleri uygulayabilmektedirler. Bir diğer özelliğimiz ise “güvensizliktir.” Bireyler partnerinin onu sevip sevmediğinden bir türlü emin olamazlar. Bunu sıklıkla sorgulama ihtiyacı duyabilirler. Aynı şekilde kendilerine yönelik de sevilecek biri olup olmadıkları yönünde sorgulayıcı yaklaşımları olmaktadır. Karşı tarafa yönelik güvensiz hissettiklerinden kaynaklı partnerinin onu umursamadığından kaynaklı söylenimlerde bulunabilirler. “Reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık” kaygılı bağlanıma sahip bireylerde oldukça fazla gözlenen bir özelliktir. Birisi tarafından sevilmemek, reddedilmek, istenmemek, yalnız kalmak bu bireylerde oldukça büyük yıkımlar sağlayabilmektedir. Bu sebeple ilişki kurmaya yönelik daha bağımlı bir davranım görülür ve ilişkisiz durmaktan kaçınırlar. “Yapışkan davranış” ya da “muhtaç” davranım özelliği de kaygılı bağlanımda görülür. Öte yandan bireyler, ilişki yaşadığı partnerini “tek şansı gibi görme “eğilimindedir. Başka hiçbir kimseye karşı ona hissettiğim gibi şeyleri hissedemem gibi inançlara sahip olunur. Partnerlerinin ya da ilişkilerinin sadece iyi yönlerini hatırlama eğilimi aktiftir bu da ilişkiyi “aşırı idealize etme” durumunu yaratır.

 

Kaçıngan Bağlanma: İlişkilerin ciddileşme sürecinde ortadan kaybolma gözlemlenir. Bunun sebebi yakın ilişkilerden kaçınmalarıdır. Kişilerle yakın ilişki kurmakta zorlanırlar. Yakın ilişki kurdukça sanki bağımsızlıklarını, özgürlüklerini kaybedecek gibi hissederler. Bu sebeple yakın ilişkiler onlara boğucu gibi hissettirebilir. Kimseye ihtiyaçlarının olmadığını, kendi kendilerine yeterli geldiklerini düşünebilirler. Aynı zamanda destek istemekten çekinirler. Çocukluklarında bakım veren kişi, bu çocukların tepkilerine ve taleplerine karşı ilgisiz durduğu için bir şekilde bakım veren kişinin onları cezalandırdığını düşünürler. Bu yüzden de yetişkinlik süreçlerinde yardım ve destek istemekten kaçınırlar. Duygusal farkındalık genellikle kaçıngan bağlanmalarda düşüktür. Çünkü bu duyguları yaşamaya izin vermezler. Çoğunlukla duygularını bastırırlar, yok sayarlar ya da savunma mekanizmaları kullanırlar. Bu yüzden duygusal ilişkiye yatırım yapmaktan çekinirler. Sadece kendi duygularına değil başkalarının duygularına da kayıtsızmış gibi gözükürler. Gündelik, çok fazla duygusallığın olmadığı ilişkileri, ciddi ilişkilere tercih ederler. Daha belirsiz ve gizemlidirler.

 

Reddedici-Düzensiz Bağlanma: Çocuk ve bakım veren bir süre ayrı kaldıktan sonra tekrar bir araya geldiklerinde çocuğun bakım verene karşı çelişkili ve düzensiz davranışlar sergilediği görülmektedir. Bu bağlanma türünde çocuk için anne ya da bakım veren kişi güvenilmezdir. Kişi bir taraftan son derece terk edilme korkusu yaşar ve bir ilişki yaşamak ister fakat bir taraftan da yakınlık kurmaktan çekinir. Kaygı denetiminde tutarsızlık söz konusudur. Kişi, kendini yönetmekte güçlük çekebilir.

 

Psikolojik Desteğe Mi İhtiyacınız Var?

Hemen Şimdi Seansa Başla!
Müşteri Temsilcisi
E-Posta Adresi
Adres
Beşiktaş / İstanbul