Duygusal Açlık
Stresli ve üzgün olduğunuzda kendinizi yemeğe mi veriyorsunuz? Kendinizi stres altında hissettiğinizde hemen kalorili yiyeceklere mi sarılıyorsunuz? Teselliyi yediğiniz tatlılar, karbonhidratlarda mı arıyorsunuz?
Yapılan araştırmalar göstermektedir ki yoğun stres altında çalışan bireylerin kalorili yiyecekleri daha fazla tercih ettiği gözlemlenmektedir. Rahatlamak için yemek yeme davranışı gösteren bireylerle yapılan çalışmalarda akut stres altında kalanların şekerli gıdalara daha fazla yöneldiği ve karın bölgelerinden kilo aldıkları gözlemlenmiştir. Tüketilen şekerle birlikte stresle savaşma biriminin aktif hale geldiği ve daha sakin tepkiler verdiği gözlemlenmiştir.
Gerçekten yemekleri bizi bu stresli durumdan kurtarabilir mi? Yapılan birçok çalışma göstermektedir ki obezitesi olan kişilerin daha öncesinden depresyon, anksiyete ve duygudurum bozukluklarına çok fazla maruz olduğu gözlemlenmiştir. Bir seçenek olarak yeme davranışı aslında bir kaçış haline gelmiştir. Bu kaçış giderek pekiştirilmeye devam ettikçe kişinin yeme davranışı devam etmektedir. Yemeklerin hoşa giden tadı ve kan akışındaki değişiklikler bireyin kaçışında anahtar olarak yemeği tercih etmesine yol açmaktadır.
İnsanlık farklı yollarla zihnindeki karmaşayı düzenlemeye çalışmaktadır. Kimisi bunu alkolle kimisi bunu kaygıyla kimisi ise yemekle aşmaya çalışır ancak temelde içimizdeki o boşluğu doldurmak için bu yollara başvururuz. Bir zamanlar kırılmış, incinmiş olan yanımızla mücadele etmek için seçtiğimiz yol, giderek hastalıklı bir hal aldığında müdahale gerektirir. Yemek yemekte bizim için bedenimizi tehdit ettiğinde öncelikle değiştirmemiz gereken bu mücadele yoludur. İçimizdeki boşluğu doldurmak için koyduklarımızı çıkartıp yerine o boşluğu sağlıklı yollarla doldurmak gerekir. Bunun için zihninizin sınırlarını keşfetmek, davranışların farkında olunması gerekmektedir.
Saygılarımla