Hakiki Mutluluğun Sırrı ! ‘Mutsuzluk HAKKIMIZ’

Dünya,hayat,sosyal medya,insanlar bize sürekli ‘mutlu olmalısın,yetişmelisin,yaşamalısın,kaçırmamalısın,acıyı tatmamalısın,her daim  güçlü ve herzaman gülmek zorundasın,gülmezsen mutlu olamazsın(!)’ gibi bir algı yaratmaktadır ne yazıkki.

Mutluluk elbette bizi ayakta tutan en önemli duygularımızdan biridir.Ancak şunu unutmamalıyız ki;acı bir yaşam belirtisidir.Eğer bizler canımız acıyorsa,üzülebiliyorsak yani kalbimiz hissedebiliyorsa ve orada bir duygu varsa yaşam belirtisi gösteriyoruz demektir.
Şunu unutmamalıyız ki;gerçekten mutlu olan insanlar,çok başarılı olan insanlar,hayatın sırrını çözen insanlar acı yollarından geçmiş ve onunla baş edebilme becerisini kazanmış daha sonra da mutluluğu doyasıya yaşayan kişilerdir.


Hayat okadar hızla akıyor ki, bir noktada hepimiz bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz.Ne yazıkki yakalayamzsak kaybetmiş gibi bir algıya kapılıyoruz.Bazen durmak,dinlemek,’acaba tam şuan ne hissediyorum?’ sorusunun cevabını sağlıklı bir şekilde bulabilmek ve yeri geldiğinde üzülmek çok insani bir durumdur.Zaman zaman bunu kendimize hatırlatmayı unutuyor ve yaşadığımız durumun sadece bize özel olduğunu, sanki Dünya’nın en kötü şeyinin bizim başımıza gelmiş olduğunu düşünüyoruz.Acı ile karşılaştığımda onu reddediyoruz ve onu yaşamaktan kaçıyoruz.
Şüphesiz hiç birimiz mutsuz olmak ve acı çekmek istemeyiz ama bu duyguları makul seviyede hissetmek bir yaşam belirtisidir.


Eğer biz bu yaşam belirtisini ortadan kaldırırsak insana dair hiçbir şey kalmamış olur.Bu yüzden acıyan yerlerimizi hemen iyileştirme telaşına kapılmadan önce durmak,düşünmek,bu kadar üzen şeyin ne olduğuna ,bu kadar aşağıya çeken şeye neyin sebep olduğuna odaklanmamız lazım.
Eğer hayatta kalmak isteyen olursa;sosyal medyaya yada çevremizdeki insanlara bir şekilde kulaklarını kapatmalı.
Evet,kişisel gelişim kitaplarının çoğunda’ yaparsın,halledersin,görmezden gel..’ gibi cümlelerle çoğumuz denk gelmişizdir.Ancak bunlar herzaman gerçek hayata uyarlanabilecek cümleler değil.
Bir insanın acısı varsa vardır.Eğer bunları bastırır,yaşamaz ve görmezden gelirseniz ; ileride hiç beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkar ve patlak verir..Üstelik bu sefer sizi çok daha zora sokacak bir güce bürünmüştür.

Ne Yapmalıyız?

Bugün bu yazıyı okurken;artık acıyı yaşamaya hakkınız olduğunu bir kez daha hatırladınız!
Bunu yaşamaya kalkarsam,sürüklenirim ve kendimi toparlamakta zorlanıyorum demeyin.Bu aşamada en konrollü en sağlam şekilde ilerleyebileceğimiz kilit nokta ise ‘SAKİN KALABİLMEK’.
Sakinlik ve hayatın her alanında sakin kalabiliyor olmak bu noktada çok önemli.Sakin kaldığımızda içimizdeki duygu karmaşası dengelenmeye çalışıyor.Yani can havliyle yaptığımız her şey ne yazıkki kontrolü kaybetmemize sebep olacaktır.Çünkü ani davranışların içinde mantık olmadığı gibi devamında pişmanlık vardır.Şayet hayatta kazanmak ve kaybetmek var ise sakin kalabilmeyi başaranlar kazananlar oluyor.Neyi mi kazanıyor?
Hissetmeyi,kendi duygusunu benimsemeyi,kendi duygusunu farkına varmayı..

Hayatta kıskanılan insanlar arasında hep çok gülen insanlar vardır.Şunu unutmamalıyız ,en çok gülen insanlar aslında derinden en çok acıyı yaşamış insanlardır.En güzel gülen insanlar acıyı yaşamış,farkına varmış,artık gülmenin hakkı olduğunu doyasıya hisseden insanlardır.
Bunları hayatla ilgili heybemize koyar ve bunun üzerine güzel şeyler ekleyerek ilerlersek hayat çok daha keyifli olacaktır.
Unutmayın ‘mutluluk’ sadece iyi duygulardan ibaret değil.Gerçekten dengede kalabilmek en önemlisi.
Duygularınız demlendikçe eşitlenip aslında size geeçekten neye ihtiyacın olduğunu söylecektir.
Tabi siz izin verirseniz..