İçindeki acımasız sesi sustur! | Terapi Evreni
İçindeki acımasız sesi sustur!

İçindeki ‘ACIMASIZ’ Sesi Sustur!

Çoğumuzun içinde kimi zaman bizi destekleyen, çoğunlukla da eleştiren yargılayan, suçlayan, yerden yere vuran bir iç ses var.

Peki, bu ‘acımasız’ sesle nasıl baş edebilirim?
O sesi kendi lehime çevirebilir miyim?

İç sesimizle baş edebilmemizin ilk adımı; fark et/seyret/yaz!
Bir şeyi değiştirmenin ilk adımı onu fark etmektir.Düşünün üzerinizdeki gömlekte birleke var.Bu gömleği değiştirebilmeniz için önce o lekeyi fark etmeniz gerekir.Çoğu insan kendi kendisiyle yaptığı konuşmaların tam olarak içeriği nedir? Bunların ne kadarı zarar verici konuşmalar?Ne kadarı destekleyici konuşmalar?Bu konuşmalar daha çok neler hakkında ve nezaman ortaya çıkıyor?farkında değil.Kendimize yaklaşık 10 gün zaman verip, bu zamanı daha kendimize odaklı geçirmeye çalışmalıyız.Acaba yaşadığım hangi deneyim benim iç sesime neler söyletiyor?Bunu fark edip muhakkak bir yerlere not etmeliyiz.Not etmek çok önemli çünkü somut bir şekilde görebilmek için o notlara ihtiyacımız olacak.İç sesimizi seyredeceğiz ancak onu dinlemeyeceğiz.Onu bastırmak,savaşmak,seline kapılmak,etkisi altına girmemek çok önemli.Adeta bir başkasının zihnini seyreder gibi gözlemleyin ve neleri fark edeceğinize odaklanın .Bakalım 10 gün sonunda neleri fark edeceksiniz.

İç sesimizle baş edebilmemizin ikinci adımı; onu anla!
Ne diyor Mevlana ‘Anlamak bilmektir,bilmek affetmektir.’Aslında kendimizi affetmek için önce kendimizi anlamamız gerekmekte.Neden iç sesinizin bunu yaptığını,neyin peşinde olduğunu,bundan çıkarının ne olduğunu anlamaya çalışmak iç sesle baş etmenin önemli adımlarından biri.

Önemli!!!
Dikkat ettiyseniz bu susmayan acımasız iç ses, genelde yeni başlangıçlarda ve hayatınızdaki değişikliklerde daha çok ortaya çıkar ve hayatınızı bir anda sabote etmeye çalışır.Özetle çocukluk yıllarımızda anne ve babamızın bize söylemleri ,kendi gözlemlerimiz,dış dünyanın bize gösterdikleri ve yaşadıklarımızla bazı inançlar oluştururuz.Bu inançları sınırlı çocuk zihnimizle oluştururuz.Kendimizle ilgili olmakla beraber , diğer insanlara karşı da olabilir.
Örneğin;
-Hayat kötüdür.
-İnsanların çoğu çıkarcıdır.
-Erkeklere güvenilmez.
-Eğer herkes beni sevmezse ,ben değersizimdir.
-Başarılı olmazsam ,kabul edilmem.
-Sevilmek için, hiç hata yapmamalıyım.

Çocukluğumuzdan itibaren geliştirdiğimiz bu şemalar aslında gereklidir, çünkü neyin nasıl olduğuna dair bize bir çerçeve sunar ve bize iyi hissettirir. Bu şemalar sınırlı çocuk bilincimizle oluşturduğumuz, hatalı ve bizi aşağıya çeken sınırlı inançlar olsa bile hayatla baş ederken elimizde bir rehber /pusula gibi durur ve bize güvende hissettirir.
İşte bu şemalar yani o katı değişmez inançlar bizim konfor alanımızı oluşturur. Bu konfor alanının içinde huzurlusunuzdur çünkü tanıdık ve bilindik hatta deneyimlerimiz sonucu oluşan bilgilerden oluşur ve yeni hiçbir şey yoktur. Dolayısıyla biz orada huzurluyuzdur(zannederiz).Acı verse bile önemli değil, bilindik ya…Bilinçaltımızda öğrendiklerimize uymayan, yeni her türlü bilgi tehdit demektir. Eğer siz şimdiye kadar oluşturduğunuz ve üstelik kafanızı hiç kurcalamayan, sorgulamadığınız konfor alanınızdan çıkıp; bilmediğiniz bir yere yönlenirseniz işte o zaman o konfor alanı sizi kendinize tekrar geri çekmeye çalışır. Aslında bilinçaltı bunu bizi korumak ve hayatta tutmak için yapıyor.
                           
                                 ESKİ,TANIDIK=GÜVENLİ
   
 
Beni çektiği ve o kalıp inanışlarımın olduğu konfor alanı da bana zarar veriyor , o halde neden beni orya geri çekmeye çalışıyor? Diyebilirsiniz..çünkü bilinçaltı bunun ayrımını yapamaz ve onun için tanıdık olan ,güvenlidir.İşte bu yüzden çoğu insan kendilerine acı veren,zarar gördükleri ilişkilerden kopamaz ve bapımlı hale gelirler.Özellikle değersizlik inancı olan insanlar  bunu yapar,çünkü acı verse de o ilişki ve ortam ona tanıdıktır.Ve bu his o kişiyi evinde hissettirir.

Üçüncü adımımız ise ; onunla konuşmak!
İç sesimiz zaten biz değil miyiz ? diye düşünebilirsiniz.Hayır değiliz.İç sesimiz aslında bize ait olmayan,zamanında kaydedilmiş ve esasında başkalarına ait sözlerdir.Biraz üzerine düşünürseniz onların kime ait olduğunu  bulabilirsiniz.Bunlar bazen sizi korumak için duyduğunuz anne ve babanızın sözleri olabilir.Mesela ‘aman,dikkat et zarar göreceksin!’ gibi bir cümle söylüyorsa iç sesiniz,belki de anne yada babanızın sesi.Belki kötü bir öğretmeninizin sesi ve size ‘başarsan şaşardım,senden de bu beklenirdi,beceriksiz!’ diyor.
Unutmayın ki yargılayıcı iç sesiniz ve siz ayrısınız.Kendinizi ondan ayrıştırın.’Gözlemleyen ben,yargılayan o.’ Diyebilmelisiniz.

İç sesinizin size aslında ne yaptığını fark ettikten sonra onunla bir konuşma yapmalısınız.Adeta çok sevdiğiniz biriyle,çok nazik ve olumlu bir şekilde konuşarak,hatta sevgili iç sesim…. diye başlayan cümlelerle bunu yapabilirsiniz.Seanslarımda sık sık yer verdiğim ve danışanlarımın bolca maruz kaldığı bu çalışmalar size de çok iyi gelecektir.
Bu çalışmaları yaparken bir takım bedensel belirtilerle karşılaşabilirsiniz.Kalp çarpıntısı, bedensel kasılmalar gibi.. Lütfen bunları bastırmaya çalışmayın ve dışardan bir göz gibi sadece gözlemleyin .Merak etmeyin siz onlara karşı tepkisiz kaldıkça ve sizi ele geçiremediğini gösterdikçe ve savaşmakla uğraşmadığınız için bir süre sonra geri gidecek belirtilerdir.

Dördüncü adımımız ise ; kanıtlar sun!
Onu anladığımızı ve mesajı aldığımızı belirttikten sonra,  iç sesimizin bize söylediklerine karşı daha alternatif, daha yapıcı cümleler oluşturabilirsiniz. Alternatif düşünce geliştirmek çok etkili olacaktır. Örneğin; iç sesiniz size ‘hiçbir şeyi beceremiyorsun’ diyorsa; siz ‘hayır, aslında iyi yaptığım şeylerde var mesela geçen hafta yaptığım ………..’gibi cevap vererek kanıt sunabilirsiniz. Burada önemli olan ve gerçekçi olan kısım kanıt sunmak.

Beşinci adımımız: öz şefkatini yükselt!
İç sesimizin yaraladığı, kırıp döktüğü, tahrip olmuş benliğimizi bir nebze olsun iyileştirebilmek ve içimizde büyüttüğümüz o yaralı çocuğa bir parça şefkat gösterebilmek, ona dokunabilmek ve ihtiyacı olan şeyleri söylemek oldukça etkili olacaktır. Kendi seanslarımda da uygulamayı oldukça önemsediğim bu adımın iyileştirici gücünü danışanlarımdan aldığım dönütlerle deneyimlemekteyim.

Altıncı adım: olumlu iç konuşmalar yap!
Olumsuz iç sesin bedensel ve ruhsal sağlık üzerindeki etkileri malum. Özellikle depresyon hastalarının en temel belirtilerinden biridir olumsuz iç ses. Bu konuşmalar ne kadar etkili ve bunun tam tersini yaptığımızda acaba performansımızı olumlu etkileyebilir miyiz? Evet buna dair bir çok bilimsel çalışma var.

‘Unutmayın,siz düşünceleriniz değilsiniz; daha fazlasısınız!’


 


Psikolog
Yazar
Psikolog Selen
Seans Ücretleri
  • Görüntülü1100.00 TL
  • Sesli1050.00 TL
Seans süreleri 45 dakikadır. Hemen Randevu Al

Psikolojik Desteğe Mi İhtiyacınız Var?

Hemen Şimdi Seansa Başla!
Müşteri Temsilcisi
E-Posta Adresi
Adres
Beşiktaş / İstanbul