İlişkilerde Sağlıklı Sınırların Önemi

İlişkinin başlangıcında yoğun duygular içerisinde olduğumuzdan dolayı partnerimizle olan bireysel farklılıklarımız çok göze çarpmaz. “O benim ruh ikizim”, “Birbirimiz için yaratılmışız.” gibi düşünceler geçer aklımızdan. Bu açıdan baktığımızda mükemmel bir uyum içinde olduğumuzu düşünürüz. Hatta ne şimdi ne de ileride herhangi bir sorun yaşayacağımızı düşünmeyiz. Ancak her ilişki, sorunsuz ve mükemmel bir uyum içinde devam etmeyebiliyor.

Bu duygusal yoğunluğun içerisindeyken bazen zamanla kendi kişisel sınırlarımızın, bizi biz yapan kurallarımızın çiğnendiğini fark etmeyebiliriz ya da bunları fark edip geçici ve ufak tefek şeyler olduğunu düşünebiliriz. Yakın ve sıcak ilişkide bulunduğum kişiyle sınırlarımın olması çok önemli değildir gibi bir düşünceye sahip olabilirsiniz. Paylaşımlarımızı arttırmak, ilişkimizi güçlendirmek adına belli bir noktaya kadar doğru bir bakış açısı olabilir. Ama burada bahsettiğimiz sınırlar, kendi benliğimizle ilgili olan yani kişiliğimizi, değerlerimizi, özgürlüğümüzü ve tercihlerimizi kapsamaktadır. Bunlara örnekler üzerinden bakacak olursak; bu sınırların ihlali ilk olarak, partnerin giyimine karışmakla başlayabilir. Sonrasında, çevresinde görüştüğü kişilerden hoşlanmama ve onlarla görüşülmesini istememekle devam edebilir. Bunların dışında, hayallerimizi ve yapmak istediğimiz işleri hor görme ve küçümseme davranışlarında bulunmak olabilir. Sınırlar koyulmadıkça, daha ileri boyutta, hakaret ve küfürlere maruz kalmak ve belki de fiziksel şiddete varacak boyuta kadar varması olabilir.

Bu sınırlar zamanında koyulmazsa, bir yerden sonra dur demek zorlaşır. Hangi noktada olursak olalım, benliğimize aykırı olan bir durumla karşılaştığımızda kırmızı çizgimizi çekmemiz gerekir. Rahatsız olduğumuz davranışı veya olayı sineye çektikçe bu davranış ve sözler devam eder. Bunun sonucunda hem kendimize olan saygımızı hem de karşımızdakinin bize olan saygısını kaybederiz. Onun gözünde güçlü ve sınırları olan bir kişi olmak yerine sınırlarını ihlal ettiren bir kişi oluruz. Bu durum da özsaygımızı ve özgüvenimizi ciddi boyutlarda zedeleyebilir.

Çiftlerin ilişkinin başlangıcında açık ve net bir şekilde bu sınırları konuşması yararlı olabilmektedir. Eğer ki, ileride bu sınırlar ihlal edildiyse nasıl bir çözüm yolu bulabileceklerini belirleyebilmek de önemlidir. Zaman zaman bu sınırları korumakta zorluklar yaşanabilir ama önemli olan saygılı ve nazikçe çözüm odaklı yaklaşmak gereklidir.

Sınırlarımızı korumak, hayatımızda kurduğumuz her ilişki çeşidi (arkadaşlık, sevgili, eş) için geçerlidir. Aynı zamanda, kendi sınırlarımıza sahip çıkarken, partnerimizin de kişisel sınırlarına saygı göstermeliyiz. Sağlıklı bir ilişki yürütmek istiyorsak “ben”i kaybetmeden “biz” olabilmeyi başarabilmeliyiz. Sevgili Doğan Cüceloğlu’nun dediği gibi, “Biz kendimiz olmadan, sahip olduğumuz hiçbir şey gerçek anlamını bulamaz!”