Kaygının Kimyası
Kaygı; endişe verici düşüncelerle birlikte fiziksel değişiklerin meydana gelerek kan basıncı ve gerginlik hali ile karakterize edilen bir duygudur. Bireyin korktuğu bir durum, düşünce ya da tehlike karşısında verdiği tepkilerdir. Kaygı duygusu ve kaygı bozukluğu birbirine karıştırılan farklı iki kavramdır. Kaygı bozukluğunda verilen tepkilerin gerçekçi sebepleri olmaması halinde de ortaya çıkan hayatı olumsuz etkileyen ve tekrarlayan bunun sonucunda endişenin çoğalmasıyla devam eden süreçtir.
Kaygı duygusu hepimizin yaşamında var olan en temel duygulardan biridir. Oldukça normal ve sağlıklı bir duygudur. Özellikle belirli bir ölçüye kadar kaygının olması beklenen bir tablodur. Kaygı duygusu kişinin hayatta kalma mekanizmasını aktive eder, kişiyi olası sorun ve tehlikelere karşıda koruyan bir yanı vardır.
Kaygı ile ilgili yapılan araştırmalar da kaygının çevresel faktörlerin, genetik yapının ve beyin kimyasının etkisi olduğu açıklanmıştır. Buna ek olarak zihnin olumsuz düşüncelere odaklı olması sebebiyle, her zaman en kötü senaryoyu kişiye düşündürmesi kaygı duygusunu artıran en önemli faktörlerden biridir.
Bütün duygular beynin amigdala bölgesi tarafından yönetilir. Vücudumuzun kaygıyı tanıması ise, hipotalamus aracılığı ile gerçekleşir. Bir tehlike algısı yaratır. “Savaş ya da kaç” tepkisi ortaya çıkar. Beyin bir tehdit ile karşılaştığın da stres hormonları kortizol ve adrenalin salgısı gerçekleşir. Kişiyi harekete geçirir. Bedensel olarak yaşanan değişimler ise kan akışının hızlanması, sık nefes alıp verme buna bağlı olarak kalp atış hızının artması gibi değişimler gözlenir. Yerinde duramama hali, odaklanma sorunu, huzursuz hissetme sıkça karşılaşılan durumlardır.
Kaygı duygusu yaşam kalitesinde bozulmalar, gündelik aktiviteleri yerine getirmede zorlanma, günün çoğu saatinde endişeli ve gerginlik hali yaşandığında bir uzman desteği almak yararlı olacaktır.