Neden Başkalarının Onayına İhtiyacım Var?
Onaylanma ve fark edilme her bireyin ihtiyacı olabilir, ancak ihtiyaç düzeyi herkes için aynı değildir. Bir çoğumuz için “üstündeki hoşmuş”, “güzel olmuş” gibi ifadeler yeterli olurken, bazı insanlar için geçiştirme niteliğindedir. Beklentilerini karşılamaya yetmeyen bu cümleler, bireylere “eleştiri”, “ima” niteliğindedir. Algılanan eleştiri ve imalara tepki olarak kabuğuna çekilme, küsme, darılma, saldırganlık, pasif agresif davranışlar ve yoğun öfke görülebilir. Bu tarz durumların algılanmasında geçmişten bu yana taşıdığımız inanç ve yargı kısımları devreye girmektedir. Algılanan eleştiri ve imalara tepki olarak kabuğuna çekilme, küsme, darılma, saldırganlık, pasif agresif davranışlar ve yoğun öfke görülebilir.
Her bireyde onay ihtiyacı aynı olmadığı gibi geliştirdikleri davranış kalıpları da aynı değildir. Onaylanma ihtiyacı her yaştan bireyin temel duygusal ihtiyaçlarındandır ve bu ihtiyacın düzeyini belirleyen ise çocukluk yaşantılarıdır. Onay alma ihtiyacı bazen fazla sorumluluk almak, mükemmeliyetçilik, sosyal medya kullanımında başkalarının beğenilerini fazlaca önemseme ve hesaplama, fedakarlık, hayır diyememek gibi davranış kalıplarıyla karşımıza çıkarken, bazen dürtüsel davranışlarla kendini gösterebilir (sigara- alkol- madde kullanımı, aşırı yemek yeme veya abur cubur tüketimi, alışveriş bağımlılığı, öfke patlamaları vs.).
Yüksek onay ihtiyacındaki bireyler sıklıkla düşük özgüvenli kişilerdir. Yüksek onay ihtiyacı içerisindeki özellikle ergenlik dönemindeki kişiler kolaylıkla akran baskısına boyun eğebilirler çünkü aksi durumda çevresindeki kişiler tarafından reddedilecekleri korkusunu yaşamaktadırlar.
Ergenlik dönemindeki bazı kişiler akran onayı konusunda o kadar kaygılıdırlar ki kendi öz değer duygularını akranlarının onlar hakkında ne düşündüklerine dair kendi düşüncelerine dayandırılmaktadırlar. Bu tür sosyal temelli öz değer sahibi kişiler akranlarının yakın zamanda onlara nasıl davrandıklarına bağlı olarak önemli duygu değişimleri gösterebilirler.
Eleştiriye tahammülü çok az olan, kendisinin bir türlü değerli olduğuna inanmayan, gelen onaylardan tatmin olmakta zorlanan bireylerin çocukluk yaşantılarında genellikle onay, sevgi, ilgi, şefkat, kabul ve onay ihtiyaçlarının yeteri kadar karşılanmamış olduğu görülmektedir. Karşılanmamış ya da yetersiz kalmış bu ihtiyaçlar kaygı bozuklukları, depresyon ve korku olarak kendini gösterebilir.
Onaylanma bağımlısı olan insanlar, diğer insanların düşüncelerine olması gerekenden çok fazla önem verir. Onaylanmadığı durumlarda veya algılanan eleştiri ve imalara tepki olarak kabuğuna çekilme, küsme, darılma, saldırganlık, pasif agresif davranışlar ve yoğun öfke görülebilir. Zihinde başarısızlık, beğenilmemişlik, aptal olma veya değersizlik gibi duygular oluşur.
Onaylanma ihtiyacını bireylerde farklı kılan çocukluk dönemi yaşantılarıdır. Çocukluk döneminde anne- baba- öğretmen üçgeninde çocuk anlayış, fark edilmeyi, şefkat görmeyi, takdir görmeyi ve sevgi bekler. Anne- baba- öğretmenden gelen övgüler, takdirler, aferinler çocuğun özgüveninin gelişmesine yardımcı olur. Sevilmemekle veya terk edilmekle tehdit edilmek, yapılan hatalardan sonra alınan cezalar, bazen nedenini bilinmeden/açıklanmadan alınan cezalar, toplum içinde eleştirilmek çocuklarda korku ve utanç duygularının yaşanmasına neden olur. Korku ve utanç duyguları büyür; bireyler kendileri hakkında olumsuz düşünceler (sevilmiyorum, değersizim, beceriksizim, aptalım, beğenilmem vb.) geliştirir ve onlara inanırlar. Onay almaya hassasiyetleri, birinin bu inançları değiştirmesini istedikleri içindir. Olumsuza odaklı ve onay görme konusunda hassas olan bireylerde özgüven eksikliği, içe kapanma veya dışarıya göstermemek için aşırı özgüvenli ve bağımsız olabilirler. Ayrıca yetişkinlik dönemlerinde kaygı bozuklukları, depresyon, hiçlik duygusu, mutsuzluk, boşluk duygusu, umutsuzluk, bağımlılık ve mükemmeliyetçilik yaşamaları olasıdır.
Bu tarz duygulardan korunmak için;
- Otomatik olarak başkalarının beklentilerini yerine getirme,
- Kendi arzu ve görüşlerinden ziyade onların görüşlerine göre hareket etme
- Başkalarının onu sevmeme olasılığından ya da düşmanlığından korkma ya da kendi içindeki bu tarz duyguları inkar etme,
- ‘Sevgi’ nin gözde büyütülerek bütün sorunları çözeceğine yönelik bir inanış,
- Terk edilme korkusu,
- Yalnızlık korkusu,
- Kendi yaşamını dar bir alanla sınırlandırma; başkalarından bir şey beklememe, arzu ve isteklerini sınırlandırma zorunluluğu içerisinde hissetme,
- Var olan beceri ve potansiyellerini küçümsemesi,
- Herhangi bir istekte bulunma korkusu.. gibi duygu, düşünce ve davranışlar içerisinde olur.
- Görüntülü1800.00 TL
- Sesli1800.00 TL