O’nu Değil, Önce Kendini Sev!
Hiç düşündünüz mü;
Neden kadınlar ilişkide var olan problemlerden ilk rahatsız olan taraf oluyor?
Erkeklere göre ilişkiler hep sorunsuz mu?
Kadınlar hep sorun mu çıkartıyor?
Kadınlar ilişkide sorundan mı besleniyor?
Hayır, sadece kadınlar sorunlardan kaçmıyorlar. Kadınlar problemleri çözmeye çalışırken bu problemleri hayatlarının merkezine koymaya çalışıyorlar. Biz kadınlar evlilik ya da ilişkilerimizle ilgili problemleri masadaki bir tabak gibi sürekli hayatlarının tam ortasına yerleştirme eğilimindeyiz. O tabak sürekli oradadır çünkü kadınlar oradan beslenir. Neden mi?
Çünkü en büyük ihtiyaç kaynağımız ilişkimiz. Bizler bu ihtiyaçlarımızı sadece evlilik ilişkisi içinde tatmin etmeyi öğrendik hele ki biraz içe dönük bir mizaca sahipsek ve dışa dönük tarafımızı çok besleyemediysek, kadınlar ne yazık ki ilişkide dırdır yapan ve sürekli suçlanan taraf olmakta.
Peki ya erkekler?
Elbette ilişkideki problemlerden erkeklerde etkileniyor fakat genelde erkeklerin bakış açısına göre, bir erkeğin bir ilişkideki problemden rahatsızlık duyabilmesi için o problemin ilişkinin bütününe temelden sarsıcı bir zarar vermesi gerekmekte. Bütün aksaklığa ve kötü olma haline rağmen erkek bu ilişkiyi sürdürülebilir olarak düşünüyor. Bu yüzdendir ki; erkeklere oranla çok daha fazla kadın kocasını çift terapisine ikna etmeye çalışmakta, çünkü rahatsızlık duyan taraf hep kadın.
Burada erkeklerin evde daha az zaman geçirmesi ve kadınlara oranla daha fazla sosyalleşmesi ve kendilerine alan yaratmasıyla da alakalı olarak evde çocuklarının sorumluluğunu alan, yeri geldiğinde kendisine bakmayı unutan, öz bakımını erteleyen, evin ve çocukların ihtiyaçları için aşırı fedakarlık gösteren kadınlar bir süre sonra bundan rahatsızlık duyar hale geliyor. Evlilikte erkek işe bile gitse evdeki ortamdan uzaklaştığı için orası onun için bir sosyal alan olmuş oluyor çünkü orada onaylanıyor, taktir ediliyor, sırtı sıvazlanıyor, yeri gelince bir şey başarıyor. Dolayısıyla erkek kendini bir şekilde şarj ederken kadın bunu zaman zaman yeterince yapamıyor ve erkeğe verilen o onay ve alan kadına sağlanmamış yani aslında kadın duygusal anlamda aç kalmış oluyor.
Toplumun kadından beklentisi, kadının kadından beklentisi, annesinin kadından beklentisi bile bu yönde ve bu düzen dünyanın her yerinde neredeyse aynı durumda. Yani ilişkide kadın talep ederken erkek etmiyor çünkü kadın aç kalıyor erkek zaten tok durumda. Dolayısıyla aç olan kadını rahatsız etmek için ise ilişkide çok sebep var.
İlişkide problemi çözme şeklimiz bu olmamalı. Problem çözülebilecek ise zaten çözülür. Problem çözmeye çalışırken sıkışıp kalma hali ise en yorucu ve zor olandır. Bu sıkışıp kalma halinden çıkmanın tek yolu ise ‘Kendine Dönmek’ tir. O masanızın tam ortasındaki ilişkiyi öncelikle alıp kenara kaldırıp önünüzü açmalısınız.
Önce kendinize dönüp bir bakın ve nefes alın!
Kendinizi onarmaya ihtiyacınız var, ilişkinizi değil..
Belli ki bir kırmızı çizgi bulunmalı ve bunun yöntemi kavga etmek, tehdit etmek, ses yükseltmek yada tavır yapmak değil çünkü bunu yaparken bile odak noktanız siz değilsiniz, karşınızdaki..
İç ses dediğimiz şey başta kendi içinizde neye katlanıp katlanmayacağınızı bilmek demektir. Bunu bildiğinizde bağırmaya, öfkelenmeye gerek kalmaz.
Lütfen, İç sesinize odaklanın ve onu dinleyin.
Eğer eşinizin öncelikler sıralamasında beşinci, altıncı sırada olduğunuzu fark ediyorsanız önce kendinize dönmelisiniz. Eğer siz kendine dönme kavramını yaşamayı başarabilirseniz işte o zaman dönüşüm başlar ve kendi hikayenizi yaşamaya başlamış olursunuz. Bu size öyle bir enerji verir ki zaten partneriniz, eşiniz, hayat arkadaşınız artık size o aynı şeyi yapamaz hale gelir, mutlaka gelecektir.
Şimdi,
Lütfen sakin olun, o’nu değil önce kendinizi sevin!
- Görüntülü1100.00 TL
- Sesli1050.00 TL