Yas Tutmak
Hayatında hiç kayıp yaşamayan var mı ?
Bir gün sevdiğiniz bir arkadaşınızla küstünüz ve onunla olan arkadaşlığınızı kaybettiniz,
Bir gün çok sevdiğiniz bir şekilde vefat etti ve siz artık onunla beraber yaşamayı kaybettiniz,
doğduğunuz an anne karnındaki konforu kaybettiniz,
yürümeye başladığınızda emeklemeyi,
büyümeye başladığınızda çocuk olmayı,
evlendiğinizde bekarlığı,
çalışmaya başladığınızda boş durmayı kaybettiniz…
Ölüm kayıptır. Büyümek kayıptır. İlişkilerin bitişi birer kayıptır. Aslında hayatta yapılan her seçin diğer seçeneği seçmediğimiz için birer kayıptır ve kayıp hayatın her noktasında vardır.
Kayıp var ise acı çekmek ve üzüntü duymak çok normaldir. Yani aslında siz anormal bir duruma normal tepki veriyorsunuz demektir. Bu süreci daha sağlıklı atlatmak için ise yas tutmak bir gerekliliktir…
Yas tutmak sizi daha çok o duyguya saplayıp bırakmak mıdır?
Aslında yas kavramının amacı da budur. Sizi o duygudan kaçmanız , halı altına süpürmeniz yada yok sayıp baskılamanızdansa yaşamanıza müsaade etmek yani izin vermektir. İçine girdiğiniz ,yaşamak için direnç göstermediğiniz bir duyguyu bozukluğa dönüştürmeden daha sağlıklı atlatırsınız. Her bozukluk o duygunun tam anlamıyla yaşanmamasından kaynaklanmaktadır.
Aslında yas tutmak mecburiyettir ve beynimizin ihtiyacıdır.
Neden yas tutmak gerekir?
Eğer yas tutmazsak kendimizi daha yorgun hissederiz. Görünürde hiçbir sorun yokken günlük hayatta enerjisiz hissederiz. Yaşanılan kayıplarda kişi eğer gerekli yas sürecini tamamlamazsa ilerde tanımlayamadığı anlamsız bir boşluk hissi yaşar, kendini yabancılaşmış hisseder ve bulunduğu ortamlara adaptasyon sorunları yaşayabilir. Oysa ki geçmişte bir çok üzeri örtülmüş kayıp var, yas var…
Yas demek; kaybımızın duygusuna temas etmek ,o kötü duygu geldiğinde kabul ediyorum diyerek yüzleşmektir. Yas sonrası elbette iyi hissetmek çok zor bu nedenle siz yas tutarak aslında kötü duygulara dayanma kapasitesini geliştiriyorsunuz. Zor zamanlarda kendinizle kalabilmek, mücadele edebilme becerisi kazanıyorsunuz. Darbelere karşı güçleniyorsunuz ve böylece o duygular sizi değil, siz onları yönetmiş oluyorsunuz.
Yas sürecini tamamlamış ve artık hayattan keyif almaya başlamış kişiler kendilerini kaybettikleri kişiye karşı suçlu hissedebilir. Sanki onun ardında yas sürecinin hiç bitmemesi gerektiği inancı geliştirerek yaşamdan keyif almanın suçluluğunu yaşayabilir kişiler. Yas tutan kişi giden kişinin yasını uzatıp sanki her zaman ağlaması ve hayatı yaşamayı bırakması gerektiğini zannedebilir.
Oysa yaşamakta, ölmekte normaldir. Ölüm doğduğumuz andan itibaren olacağına emin olduğumuz tek şeydir. Kayıplara üzülmek ne kadar normalse üzüntü süreci geçtikten sonra hayata dönmekte bir o kadar normaldir.
Bastırılan her duygu alakasız bir noktadan patlak verebilir. Bu kimi zaman bedeniniz olur kimi zaman duygularınız.
Unutmayalım ki; yara varsa iyileşme de var demektir.
- Görüntülü1100.00 TL
- Sesli1050.00 TL